Lolita - Vladimir Nabokov // konuk Şebnem İşigüzel // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum
Deniz Yuce Basarir Deniz Yuce Basarir
7.19K subscribers
954 views
64

 Published On Premiered Sep 8, 2024

Aşktan, tutkudan çok söz ettik ben okurum bölümlerinde. Arzulardan konuştuk. Özgürce sevmekten, özgürce yaşamaktan… Aşkın yanındayız yani. Tutkuya da hiç itirazımız yok elbette. Ama bu kez tehlikeli sulara açılıyoruz. Artık birbirimize iyice alıştık. Ben Okurum klanı olarak, elele verip konusu hassas ama edebiyatı çok zengin bir esere balıklama atlayabiliriz. Tutun nefesinizi, verin elinizi! Vladimir Nabokov bizi o tekinsiz, o rahatsız edici, karanlık bölgeye çağırıyor. Onun Lolita’yı yazarken gösterdiği cesaretin onda biri yeter bize. İyi bir edebiyat okurunda da vardır o cesaret bence. Ya sizce?
Evet Lolita, konusu itibarıyla, rahatsız edici bir kitap. Sonuçta ana karakterimiz Humbert Humbert çok küçük yaştaki genç kızlara ilgi duyan orta yaşlı bir entelektüel. Aslında genç kız demek de doğru değil, hadi yine cesur olalım, bayağı bayağı çocuklara ilgi duyuyor. Henüz büluğa ermemiş, taze bedenlere. Evet, o bir pedofil. Herhangi bir kız çocuğu değil de, onun supericiği adını taktığı ince, zarif, çekici kızlar bunlar. Hatta yine onun deyimiyle küçük cinler. Aslında, iddiasına göre, genç yaşlarında âşık olduğu ve tifüsten kaybettiği Annabel’i arıyor. Vuslata eremediği o ilk periyi. Ve onu Lolita’da buluyor, en çok onda. Böylece yasak, uygunsuz, tehlikeli bir takıntı haline geliyor bu ilişki. Humbert Humbert’ın görür görmez vurulduğu bu küçük kız, Amerika’da New England’ın bir kasabasında kiraladığı odanın sahibesi Charlotte Haze’nin tek çocuğu. Humbert Humbert’ın Lolita’ya olan ilgisi o kadar yoğun ki, hiç hoşlanmadığı halde ona âşık olan ev sahibesiyle evleniyor. Sırf bu küçük kızdan ayrı düşmemek için. Charlotte bir araba kazasında hayatını kaybedince, yaşlı adamla küçük kız baş başa kalıyorlar. Humbert Humbert da Lolita’yı şehvetinin nesnesi haline dönüştürüp, otelden otele sürüklemeye başlıyor.
Vladimir Nabokov, Lolita’yı tam beş yılda yazıyor. Bir an geliyor, yazdıklarını yakmak istiyor. Karanlık sulara dalmak, hastalıklı bir beynin kıvrımlarında dolaşarak bunu okuruna aktarmaya soyunmak, ona da çok kolay gelmemiş anlayacağınız. Ama çıktığı yoldan, biraz da karısı Vera’nın desteğiyle, dönmüyor yazar. Ve ortaya dünya edebiyatının en çok tartışılan metinlerinden biri çıkıyor. Tabii o zamanlar hayatını sürdürdüğü Amerika’da hemen bir yayıncı bulamıyor kendine. Şurayı değiştirirsen belki, şunu çıkarırsan hani falan gibi zorlamalara da itibar etmeyince, ilk olarak 1955 yılında Fransa’da daha çok erotik ve avantgarde eserler yayımlayan Olympia Press tarafından gün yüzüne çıkarılıyor. Çok da ilgi görmüyor bu ilk baskı. Amerika’da 1958’de, İngiltere’de ise ancak 1959’da, parlamentoda tartışma konusu olup, kendini akladıktan sonra yayımlanabildiğinde ise yer yerinden oynuyor. Daha ilk günden baskısı tükeniyor, aylarca çok satanlar listesinden inmiyor Lolita.
Evet, yazardan önce romanın hikayesiyle başladık bu sefer. Nabokov’u yeterince tanımayan dinleyicilerin kafası karışmıştır. Adam Rus, roman Amerika’da geçiyor. Eh yazar da orada yaşıyormuş. Kitap önce Fransa’da yayımlanıyor. Bu adam bu romanı hangi dilde yazdı? Elin Rusu Amerika’da ne arıyor, neden Fransa, falan gibi sorular soruyor olabilirsiniz. Durun açıklayabilirim😊 Ya da daha doğrusu birlikte açıklıyiciiz… Yanımda tam bir Nabokov hayranı olan sevgili yazar arkadaşım Şebnem İşigüzel var. Gel kurtar beni Şebnem!

#denizyücebaşarır #benokurum #lolita #şebnemişigüzel #vladimirnabokov

show more

Share/Embed