Hepiniz beni 2008 yılında yayımlanan Aşk-ı Memnu dizisinden, Halit Ziya Uşaklıgil’in kitabından, Aşk-ı
Memnu adına yapılan tiyatro, operalardan tanıyorsunuz.
Özellikle 1975 yılında Halit Refiğ’in çektiği ve TRT’de yayımlanan dizide Çolpan İlhan da beni çok çok
iyi canlandırmıştı. O dizideki Matmazel bana daha yakında dersem yanlış olmayacaktır. Ancak sevgili
Zerrin Tekindor’un da beni oldukça iyi canlandırdığını söylemeliyim.
Ancak bu dizide birçok olayın değiştirildiğini unutmayın. İşte onlardan biri de benim hikâyem.
Ben Fransa’dan, Osmanlı’ya gelmiş bir gayrimüslimdim. Hayat burada çok farklıydı. Adnan Bey’in
yalısı hiç de hayal ettiğim bir Türk evi gibi değildi. Doğu’nun ve Batı’nın bir senteziydi sanki…
Hiç evlenmedim, anne olmadım. Ama bir annenin sevebileceğinden çok daha fazla sevgi duydum
Nihal ve Bülent’e. Ne yaptıysam onları düşünerek yaptım. Ancak bu uğurda bazı hatalar da yaptığımı
şimdi fark ediyorum.
İşte bunların hepsini anlatmak istiyorum.
Ama içinde bulunduğum durumu, saklamak zorunda kaldığım sırrın ruhumdaki tahribatını bir de size
ben anlatmak istiyorum.
Size neden Bihter ve Behlül’ün aşkını Adnan Bey’e itiraf edemediğimi…
Adnan Bey’e aşkla değil neden dostça sevdiğimi…
Ve neden beni Bihter Hanım kovmadan yalıyı kendimin terk ettiğini anlatacağım.
Her zaman şefkatli, iyi niyetli, kibar ve asil biri oldum. En azından buna çabaladım. Ama sevdiğim
insanların gözlerinin içine baka baka onlara yalan söyledim. Evimizi temelden sarsan bir yalanın
duyulmaması için sustum. Sevdiklerim için fedakârlık yaptığımı düşündüm; ama fena hâlde yanıldım.
İşte bu yüzden gözlerinizin ta içine bakmanızı, kendinize dürüst olmanızı ve sevdiğiniz insanlardan
gerçekleri saklayarak onlara daha çok zarar verdiğinizi anlamınızı istiyorum.