KADASTRO YENİLEMESİ (22/A UYGULAMASI)
Av. Murat Tezcan Av. Murat Tezcan
59.4K subscribers
70,908 views
810

 Published On Feb 9, 2021

3402 sayılı Kadastro Kanunu madde 22'ye göre ''Evvelce tespit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastro veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Bu gibi yerler ikinci defa kadastroya tâbi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medenî Kanununun 1026. maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re'sen iptal edilir. '' Aynı kanun a bendi uyarınca ; ''Ancak; Tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde, Birinci fıkra hükmü uygulanmaz.''
Yukarıda bahsedilen kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere, kadastrosu yapılmış yerlerin tekrar kadastrosu yapılamaz. Bunun istinası ise birtakım hataları gidermek için yapılacak yenileme kadastro çalışmalarıdır. Devlet, kadastro çalışmalarında yapılan sınırlandırma, ölçü, çizim, hesaplama hataları ve kadastro çalışmalarında oluşturulan belgelerde meydana gelen silinti, yırtılma, kopma, kaybolma gibi sorunları çözmek amacıyla bazı taşınmazlarda kadastro yenileme çalışmaları yapmaktadır.
Devlet tarafından 3402 sayılı kanun 22/a maddesi uyarınca yapılan bu kadastro yenileme çalışmaları neticesinde taşınmazların bir kısmında, daha önceden yapılan kadastro çalışmalarının hatalı yapıldığı ve yüzölçümlerinin doğru hesaplanmadığı ortaya çıkmıştır. Bu hesaplamaların hatalı yapılmasının birçok sebebi bulunmakla birlikte, bunlardan bazıları alan hesabı yapılırken kullanılan aletin hassasiyeti, cihazın ayarları ve hesap yapan kişinin el ve tatbik becerisidir.
–Taşınmazı kadastro yenileme çalışmaları yapılmadan önce satın alan kişiler, yüzölçümünün gerçekte daha az olduğunu bilen veya bilebilecek durumda olan kişiler değiller ise iyi niyetli 3.kişiler olup, TMK.1023.madde gereğince ''Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.''
–Taşınmazı kadastro yenileme çalışmaları yapıldıktan sonra satın alan kişiler, taşınmazın tapu kütüğünde ''kadastro yenileme çalışması yapıldığı ve yüzölçümündeki hataların giderildiği'' hususu şerh olarak düşülmemişse, taşınmazın yüzölçümünün tapu sicilinde yazan miktar olduğunu düşünerek, tapu siciline güvenerek ve o miktara karşılık gelen bedeli ödeyerek satın aldılar ise, bu kişiler yine iyi niyetli 3.kişiler olup, TMK.1023.madde gereğince ''Tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.''
4721 sayılın Türk Medeni Kanun'un 1007. maddesi uyarınca, ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' Devlet bu zararlardan kusursuz (objektif) sorumluluk ilkesi gereğince sorumludur.
Sicilin sağlıklı biçimde oluşturulması, tüm kayıtların usulünce tutulması, korunması, devamlılığı ve güvenirliğini üstlenmiş olan devletin, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zarardan, kusursuz ve mutlak bir sorumluluğu söz konusudur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararında da vurgulandığı gibi; tapu işlemleri kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleriyle tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK m. 1007 anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

Kadastro yenileme çalışmaları neticesinde taşınmaz yüzölçümünde meydana gelen eksilmeden dolayı zarar gören kişiler şartlar oluştuğu takdirde devlete karşı tazminat davası açabilirler.
KİMLER DAVA AÇABİLİR ?
TMK. m.1007 hükmüne göre devlete karşı tazminat davasını, tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmasından dolayı ayni veya şahsi hakkı ihlal edilen, malvarlığı değeri azalan herkes açabilir.
DAVA KİME KARŞI AÇILIR ?
TMK. m.1007 hükmüne göre tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararlar nedeniyle devletin sorumluluğu söz konusu olduğundan devlete karşı dava açılacaktır. Davanın tazminat davası olması nedeniyle davalı olarak Hazine gösterilecektir.
YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME
Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri'dir.

show more

Share/Embed