Çok mu ayıp hala mutluluk istemek? Neyse zaten hiç halim yok. Hem zaten… bunlar güzel günlerimiz, daha beter olacak her şey. Suç yok suçlu yok, hayat böyle anladım. Aşk yok, artık yok. Ama zamanla alıştım. Sorma neden niçin. Her şey yalnızlıktan. Zaten… Sevdiklerin, acıların. Tatlı evin, çocukların. Sahibiysen. Tuzak bunlar… dizeleri kafamda, açıyorum Ben Okurum’un bu bölümünü.
Hoş geldiniz sevgili kafası karışıklar! Hayatın anlamını sorgulayanlar, mutluluk var mı gerçekten diye soranlar, aşkın saçma olduğunu söyleyip yine de aramayı sürdürenler, çağımızın imaj saldırısında kendini yitirip yitirip yeniden bulanlar ya da hiç bulamayanlar, yalnızlıktan korkanlar ama iki kişilik hayatlardan da sıkılanlar, sıradan bir hayat sürmenin yükünü her an omuzunda hissedenler, başka bir şey olmalı, başka bir hayat, diyenler, aramaktan üşenenler, bulmaktan korkanlar, gelecekten de korkanlar, bulduklarıyla yetinemeyenler ya da yetinip de arada pişmanlık hissedenler, ey kafası karışık dostlar. Ey hepimiz, herkes. Hoş geldiniz. Tam yerine geldiniz. Ben Okurum’un bu bölümünde çağımızın önemli meselelerine felsefi sorular sorarak, bilim dünyasından örnekler verip, dini metinlere de klasik edebiyat eserlerine de başvurarak yaklaşan kitaplarıyla tanınan İrlanda asıllı şair, yazar Michael Foley’in 2010 yılında yayımlandığında çok ilgi gören, çok satan listelerine giren Saçmalıklar Çağı adlı kitabından yola çıkıyoruz. Kitabın alt başlığı da Kafası Karışıklar İçin Olan Biteni ve Kendini Anlama Rehberi. Foley, kültür ve bilim tarihinin içinden önemli referanslarla hayatla başa çıkmanın bir yolunu bulmaya çalışıyor. Çağımızın getirdiği zorluklarla ilgili saptamalar yapıyor, sorular soruyor, cevaplar arıyor. Ama o da biz de gayet iyi biliyoruz ki net bir yanıt yok. Ama onun da vurguladığı gibi, yine de görmek, kabul etmek, bilmek belki de tam olmasa bile kısmi bir çözüme götürür bizi. Kafamızın içindeki uğultulara biraz sukunet katar.
Yani bir umut var. Ya da belki ‘vardı’ demek daha doğru olur. Çünkü size öyle bir konuk seçtim ki bu kitap için, kafanızı iyice karıştırmaya aday olabiliriz beraber. Aslında doğruyu söylemek gerekirse, bu sefer kitaba konuk değil, konuğa kitap seçtim. Aşklarımıza, ayrılıklarımıza, yaralarımıza ve özlemlerimize dokunan şarkı sözleriyle bizi bir cemaat gibi çevresinde toplayan ama bunu yaparken kafamızı karıştırmayı da ihmal etmeyen sevgili rock yıldızımız Teoman konuğum. Mutsuz, huzursuz, yalnız ve karanlık taraflarımızla yüzleştirip duruyor ya bizi yıllardır. Kendi kafa karışıklığını ortaya koymaktan da hiç çekinmiyor ya, dedim ki, tam ona göre bu kitap. Üstelik anılarıyla başladığı yazma yolculuğuna geçtiğimiz günlerde yayımlanan ilk romanıyla devam ediyor. Sayın Bay Rock Yıldızı’nın ana karakteri Timur da bayağı kafası karışık bir şahsiyet. Kitabın yazılış sürecine de tanıklık etmişim. Daha ne olsun! Yıldızlar bundan uygun bir düzende yerleşebilir miydi gökyüzünde? Bu neyse cesaretini topladı, çıktı karşıma😊
Sanırım, tüm bu saydıklarımdan sonra farklı bir bölümle karşı karşıya olduğumuzu anlamışsınızdır. Evet, Michael Foley’nin kitabı "Saçmalıklar Çağı"ndan yola çıkacağız, okur Teoman’la sohbet edeceğiz ama ister istemez onun hayata bakışını da konuşacağız ve ilk romanının ana karakteri Timur’u biraz irdeleyeceğiz. Evet, sevgili Ben Okurumcu kafası karışıklar, hazır mısınız eğlenceye? Amaan karışsın kafalar iyice, ne çıkar! Biraz da böyle olsun!

Michael Foley, 1947 yılında Kuzey İrlanda’nın Derry kentinde doğdu. Belfast’taki St. Columbus College ve Queens Üniversitelerindeki kimya ve bilgisayar alanındaki eğitiminin ardından, 1972 yılında Londra’ya taşındı. 2007 yılında emekli olana kadar 23 yıl boyunca Westminister Üniversitesi’nde Enformasyon Teknolojileri dersi verdi. İlk şiirleri 1969 yılında The Honest Ulsterman adlı dergide yayımlanan Foley, mesleğinin yanı sıra yazmayı da hep sürdürdü. Hatta ilk romanı The Passion of Jamesie Coyle da başka bir dergide tefrika edildi. Altı şiir kitabı ve üç romanı daha bulunan yazarın adının duyulmasını sağlayan eser, emekli olduktan sonra yazdığı ve 2010 yılında yayımlanan kurgu dışı kitabı Saçmalıklar Çağı oldu. Bu kitaptan sonra da hayata dair sorular sorduğu, felsefe, psikoloji, edebiyat ve tarihten beslenerek yanıtlar aradığı kitaplarına yenileri eklendi: Sıradanı Kucaklamak olarak çevirebileceğimiz Embracing the Ordinary, Bergson’dan Hayat Dersleri ve Türkçede de bulabileceğiniz Sahtekarlık Çağında Eğlence…
Mutluluğun ulaşılmaz bir dağın ardındaymış gibi biz yaklaştıkça uzağa kaçtığı bir çağda, karşılanmamış beklentilerimiz, yıkılmış hayallerimiz, engellenmiş potansiyellerimizle kendimize acımak, umutsuzluğa düşmek yerine günü, koşulları ve kendimizi anlamak için eğlenceli dili, zihin açıcı alıntıları, akıcı üslubuyla atılabilecek küçük adımlar sunuyor bize Michael Foley. Reçeteler yok, onun da dediği gibi, sadece düşünmeye başlamanın getirdiği bir umut var.

#denizyücebaşarır #benokurum #podcast #teoman #saçmalıklar çağı #michaelfoley #domingo